Erişte Tarifi
KAFKAS ERİŞTE TARİFİ
500 gr erişte
1 kase kıyılmış ceviz içi
1 kase Tulum peyniri
100 gr tereyağı
2 yemek kaşığı kıyılmış maydanoz
2 yemek kaşığı kıyılmış dereotu
kaya tuzu
- erişteyi bol suda 8 dakika haşlayıp süzün.
- Tereyağını bir tavada kızartmaya başlayın ve yanmaya yakın içine cevizleri ekleyip altını kapatın.
- Süzdüğünüz erişteyi bir kaba alın.
- Üzerine Tulum peynirini, cevizli tereyağını ve yeşillikleri koyarak servis edin.
KAFKAS ERİŞTE
Çançu: "Erişte hamuru açmak" için kullanılan bir oklağı. Burada Besim Ata1ay'ın tercüme ettiği erişte sözü de şüphelidir. Ama Türklerin erişte çeşitlerini tanıdıklarını iyi biliyoruz. Çançu sözüne ilk önce, XI. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud'un derlemeleri arasında rastlıyoruz (1,417). Kırgız Türkleri, "döğmek" yerine çançmak diyorlardı. Hatta havan eline de çarvçuur derlerdi. Bu sebeple çançu adlı Türk oklağısının, top halindeki hamuru ezip açan bir şekilde olması muhtemeldir.
Yoğurguç, yuurgu: Bu oklağı çeşidini de, XI. yüzyılda yine Kaşgarlı Mahmud'un halk ağzından yaptığı, derlemeler arasında buluyoruz (1,493). Yoğurmak kökünden yapılmış yoğurguç, doğru ve güzel bir söz türemesidir. Besim Atalay'ın yaptığı, "şehriye ve benzeri şeylerin açılmasında kullanılan oklağı" tercümesi de, geniş bir mâna taşır. Bugünkü mânada bir şehriye veya erişte'yi o çağda varmış gibi düşünmek elbette ki çok zordur.
Kıyma, eti veya başka bir şeyi, "dilme" demektir. Bu sebeple dilimler, bazen çok küçük ve bazan da büyük olabilirdi. Bunların her ikisi de, kıymadır. Konuyu, böyle geniş olarak ele almak gereklidir. Aslında eski Türklerde kıymak veya kıydırmak (kıytırmak), "eğrilemesine kesme", demektir. Yalnızca kıyma ise, "kıyılmış bir şey" demek idi. Nitekim XI. yüzyıl Türklerinde, "kıyma-ügre, bir çeşit erişte demektir. Bu eriştenin hamuru, serçe dili gibi eğri kesilmiştir". Kaşgarlı Mahmud, böyle diyordu.